NAZİF OLMAK..

Hayaller deryasında bir sandal misali geziniyordum ki, masamın önünde bir adam ve bir çocuk dikilmiş duruyordu.
Bu makale 2016-05-21 11:32:45 eklenmiş ve 1773 kez görüntülenmiştir.

Günlerden 24 Aralık 2015 perşembe. Yoğun bir günün ardından dinlenmek için bir kafeye geçtim. Bu aralar tek başıma geziyorum. İnanır mısınız yalnız oturup kendim ile sohbet etmek ve yüzleşmek o kadar huzur verici ki, anlatamam. Ama her seferinde bir bekleyiş içerisinde hissediyorum kendimi. Biri masama otursa da bana eşlik etse havasındayım. Mümkünse tanımadığım biri olsun, ilginç bir ortam oluşsun. Yeni fikirlere ve düşüncelerle ihtiyacım olduğu bir süreçten geçiyordum. Tanışık olmadığım biriyle sohbetin tadı ayrı olsa gerek düşüncesine dalmış vaziyetteydim. Kahvemden bir yudum içtim. Geçmişim ve geleceğim hususunda düşüncelerim beynimi işkal etmişti. Hayaller kuruyordum, hedeflerimi süzgeçten geçirerek sağlam bir zemin hazırlamaya çalışıyordum.

Hayaller deryasında bir sandal misali geziniyordum ki, masamın önünde bir adam ve bir çocuk dikilmiş duruyordu. Adam bir eliyle mendili sallıyordu diğer eliyle soğuktan elleri üşümüş çocuğun elini tutuyordu. Mendile ihtiyacım yoktu ama dilediğim yabancı kişiler gelmişti yanıma. Allahın işine bakar mısınız, ben bir kişinin hayalini kurarken o bana iki kişi yollamıştı. Yüzümde bir tebessüm oluştu. "Gel abi, medilin değil ama siz bana lazımsınız. Oturun, benimle bir kahve için" dedim. Adam teşekkür ederek çocuğu ile birlikte masaya oturdular. Ben yerimden kalktım bir kahve bir de ufaklık için sıcak çikolata alıp masaya döndüm. Önce bir sessizlik hakim oldu, aradan fazla geçmeden çocuk sükuneti bozdu ve konuşmaya başladı. "Abi keşke pasta da alsaydın, yerdik" dedi. Hiç tereddüt etmeden yerimden kalkmaya yeltendim ama babası müsaade etmedi. "Otur kardeşim" dedi. Mahcup etmemek adına tekrar yerime oturdum. Çocuğa adını sordum "Nazif", dedi. Konuşkan biriydi Nazif her konu hakkında bir fikri vardı.

Uzunca sohbet ettik, babası da bizi dinledi yüzündeki gülümseme hiç eksik olmadan. Yaşıtlarına nazaran daha zekiydi, 6 yaşındaki bir çocukla iki yetişkin gibi muhabbet etmek mümkündü. Yaklaşık 2 saat boyunca hiç susmadan birbirimize hikayeler anlattık, geleceğimiz hakkında konuştuk. "Ben büyünce motorlu polis olmak istiyorum, hem motorum olur hem de silahım. Kötü adamları motorla yakalamak daha kolay olur. Ee korkutmak için de silah lazım" dedi Nazif. Kim bilir hangi hadise onu bu mesleği seçmesine neden oldu. "Peki söyle bakalım, kalem mi daha güçlü silah mı ?" Sorusunu sordum. Önce başını kaldırdı, gökyüzüne baktı . Yaklaşık 1 dakika boyunca düşündü, soruyu süzgecinden geçiriyordu belli. Tekrar bana bakti, çözülmesi zor olan bir problemi çözmüştü sanki, yüzünde öyle bir sevinç vardı. "Kalem" dedi. "Neden?" diye sordum. "Çünkü kalem olmadan polis olamazsın önce kalem tutmasını öğrenmeliyim sonra silahı tutarım" dedi. Söyleyecek söz bulamadım. İnanır mısınız Nazif henüz 6 yaşında ve böyle ince bir düşünceye sahip biriydi. Hayranlıkla bakakaldım. Ufaklığın muhabbetine doyum olmuyordu fakat ayrılık vakti gelmişti. Bir hatıra olsun diye atkımı Nazife hediye ettim ve gülümseyerek "İnşallah beni unutamazsın" dedim. Teşekkür ettiler ve ayrıldılar yanımdan. Nazif beni öyle etkilemişti ki, bir süre, birçok yetişkinden bile daha akıllı olan bu çocuğun arkasından baktım. Yol kenarında bir bebek arabasıyla annesi mendil satmaya devam ediyordu. Kendisinden kalan sıcak çikolatasını annesine uzattı ve yavaş yavaş uzaklaştılar.

O an kendimize dert edindiğimiz o gelecek kaygıları aslında boşuna olduğunu anladım. Mutluluğun aslında peşinde yıllarca kostuğumuz para pul, eğlence peşinde koşmacalarda ve sorumsuzca yaşamakta olmadığını idrak ettim. Elimizdeki olanlala yetinmeyi öğretti bana Nazif. Hiç maddi imkanı olmayan bir çocuğun, gerçekten inanarak hayalinin peşinden gidebileceğini, onun o minik gözlerinden okuyabildim. Dik durabilmenin ve küçük şeylerle mutlu olabilmenin, inanmaktan, iradeden ve sabırdan geçtiğini bir kez daha gördüm. Bunları yapabildikten sonra gerisinin geleceğini fark ettim. Evet, 6 yaşındaki bir çocuk anlattı bana bunları. Şükrettim.

 

Bütün engellerimizi aşma dileği ile...

Ammar AKSOY

Diğer yazıları...
Gazete Manşetleri

Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 

E-Mail Bülten Kaydı
Arşiv Arama
- -
Anket
Sitemizi Nasıl Buldunuz?
Fena Değil
Güzel
İdare eder
Kötü
Çok kötü
Ankara Portalı | Baskent.org
© Copyright 2015 www.baskent.org. Tüm hakları saklıdır.
GÜNDEM
Kadına Şiddet
Anayasa Haberleri
Trafik Kazaları
Yerel Seçimler
SPOR
Galatasaray
Fenerbahçe
Basketbol Haberleri
Şampiyonlar Ligi
SİYASET
Recep T. Erdoğan
Devlet Bahçeli
Kemal Kılıçdaroğlu
AK Parti Haberleri
EĞİTİM
Eğitim Haberleri
Eğitim Bakanlığı
A.Ö.L.
Eğitim Portalı
DÜNYA
Avrupa Haberleri
Amerika Gündemi
Suriye İç Savaş
Arıkan Meselesi