Habibullah...

    Bu yıl Miraç gecesi 4 Mayıs Çarşambaya tekabül ediyor ve bu geceden feyz almaya çalışacağız Yüce Mevla izin verirse. Bu önemli gecede neler yapılmalı veya ibadette nasıl bir yol izlenmeli bu konuda tabiki değerli büyüklerimiz, âlimlerimiz ve hocalarımız yardımcı olacaklardır her zaman olduğu gibi. Ben ise naçizane yaptığım araştırmalar neticesinde o özel ve manalı akşamda Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) nelerle karşılaştığını aksetmek istiyorum sizlere.

    Hz Peygamber’in (s.a.v) yaşadığı bu hadiseyi 2 evreye ayırabilmemiz mümkün. İlk evre Mescid-i Haram’dan Beytü’l-Makdis’e götürülüşü, ikinci evre ise Beytü’l-Makdis’ten Yüce Allah’a yükselmesiyle vuku buluyor. Efendimizin bu yolculuk esnasında yaşadıklarının bir kısmını sahih kaynaklar vesilesi ile paylaşmadan önce Hz Ebubekir’in Sıddık unvanını bu gecenin sabahında aldığını da eklemek istiyorum. Peygamberimize her zaman en büyük desteği vermiş olan Hz Ebubekir, bu gecenin sabahında da kendisine Miraç olayını soranlara ‘Ben Hz Muhammed’i (s.a.v) tasdik ediyorum, hem bu olay hem de bundan sonra sabah – akşam gökten de getireceği tüm haberlere inanıyorum’ diyerek Sıddık makamına erişmiştir.

Peygamber Efendimiz (s.av) Cebrail (a.s) ile o gecede yaşadıklarının silsilesini şu şekilde özetlemektedir;

   ‘İlk başta göğün ilk katına yükseldik. Ve orada biriyle karşılaştık,

   = Ey Cibril! Kim bu? Dedim.

   =’Baban Adem’ dedi. Ve O bana selam verdi, hayır ile bol bol dua etti.

  Ardından da hoş geldin salih evlat – salih peygamber dedi.

  Sonra ikinci göğe çıktık. Yusuf ile buluştum, etrafında ümmetinden oluşan bir kalabalık vardı. Yüzü ayın 14 ündeki dolunay gibiydi. Selam verdi, hoş geldin dedi. Sonra üçüncü göğe geçtik. Orada iki teyzeoğlu, Yahya ve İsa ile buluştum. Giyimleri ve saç sakalları birbirine benziyordu. Bana selam verdiler. Hoş geldin dediler. 

   Sonra dördüncü göğe geçtik. İdris ile buluştum. Bana selam verdi, hoş geldin dedi. Ardından beşinci göğe geçtik. Orada milletine sevdirilmiş olan Harun ile buluştum. Etrafında ümmetinden birçok tabileri vardı, uzun sakallı idi. Sakalı hemen hemen göbeğine değecekti. Beni selamladı, hoş geldin dedi. 6. Göğe ulaştığımda ise Musa b. İmran ile karşılaştım o da beni selamladı ve tebessümle baktı.

   Ve ardından 7. göğe çıktık. Ben, orada İbrahim ile buluştum. Sırtını Beyt-i Ma'mur'a dayamıştı. Beni selamladı. "Salih Peygamber ve Salih evlat hoş geldin" dedi. Ve sonra kulağıma şu söylendi.!!!

"İşte senin yerin ve ümmetinin yeri."

"Sonra Beyt-i Ma'mur'a girdim, içinde namaz kıldım. Ona her gün yetmiş bin melek girer, Kıyamete kadar aynı meleğe de sıra gelmez. Sonra baktım bir ağaç var ki bir yaprağı bu ümmeti bürür. Bunun kökünde bir kaynak akıyor, iki kola ayrılıyordu. 

 "Ey Cibril! Bu nedir?" dedim.

 "Şu rahmet nehri, şu da Allah'ın sana verdiği Kevser'dir" dedi. Bunun üzerine rahmet nehrinde yıkandım, geçmiş ve gelecek günahlarım bağışlandı. Sonra Kevser'in akış istikametini tuttum ve nihayet cennete girdim. Bir de ne bakayım orada hiçbir gözün görmediği, kulağın işitmediği, insan kalbine gelmeyen şeyler var…’

   Yüce ALLAH hepimize Kevser suyundan içmeyi nasip eylesin. Dualarınızın ve ibadetlerinizin kabul görülmesi dileğiyle, Miracınız Mübarek Olsun…