Devlet; geçmişten günümüze kadar tanımı sürekli değişen, gün güne farklı anlamlar kazanan , bireylerin grupların hatta toplumların bakış açılarıyla,kültürleriyle amacı, sebebi, varlığı şekiller alabilen siyasal olarak örgütlenmiş tüzel varlıktır. Devletin, bulunduğu toplumun sosyal refahını , iç düzenini ve halk sağlığını koruyan ve bu yolla meşruluk kazanan bir yapı olarak ele alındığını çoğu tanımda görebiliriz. Peki devlet varlığına ve toplumun huzuruna tehdit oluşturabilecek herhangi bir yapının varlığını sürdürmesine müsaade eder mi? Bu soruya verilecek cevap çıkarlarına hizmet ettiği müddetçe ‘’evet’’ eğer çıkarlarına hizmet etmiyorsa ‘’hayır’’olacaktır. Buradan hareketle de ‘’devlet çıkarına hizmet etmeyen hiç bir ideolojik yapı ne kurulabilir ne de varlığını sürdürebilir’’ diyebiliriz. O halde günümüzdeki ideolojik grupların hepsi mi devletin çıkarlarına hizmet ediyor? Evet isterse devletin tamamen istemediği bir ideolojik yapı olsun, bir şekilde devletin çıkarına hizmet ediyor demektir. Nasıl mı?
Gücü elinde bulunduran hiçbir yapı kendinden habersiz kuş uçmasını dahi istemez ki dernek ya da benzeri kuruluşlarla bu durumu resmileştirip takip altına alabilmek bu durum için görünen en makul yoldur. Bu vesileyle hem kendine yönelen tehditi tanımakta hem de güç kullanmadan kanun vs. düzenlemelerle önlerine geçebilip oyalayabilmektedir. Tabi bu kısımda devletin çıkarına hizmet edecek herhangi bir durum gözükmese de devletin işine gelen kısım bu aşamadan sonra başlamaktadır. Devlet bulunduğu toplumun psikolojilerini ve yönelimlerini bilmek ve kontrol altında tutmak isteyecektir. Devletin yararına olsun olmasın, ideolik yapılanmaların kuruluşuna bakılacak olursa,devlet için sorun teşkil edecek insan tipolojilerine bu yapılar içerinsinde rastlama olasılığıtahmin edileceği üzere yüksektir.Devletin kontrol altına alması gereken nokta bu kısım olsa gerek. Gelelim bilmek istediği konuya. Her ne kadar günümüzde ideolojik yapılar kendi aralarında çatışma içerisinde olursa olsunlar, devletin halihazırda bulunan ideolojik yapıların varlığına ses çıkarmaması, bireylerin kendini ‘biz’hissettiği yapıların içine kendiliğinden girmesine olanak sağlar. Bu durum devletin üstünden büyük bir yük almaktadır. Yönetimin her aşamasında devlet bünyesine katılacak memurların çalışanların nerden geldiğini otomatik olarak bilmekte, gerek işe almada gerekse üst düzey memurluklara kimin terfi ettirilip ettirilmeyeceğine karar verme aşamasında devlete çok net bir avantaj sağlamaktadır. Sonuç olarak yazının başında da söylediğim gibi devlet çıkarı olmayan hiç bir kurumun,yapının hatta ‘örgütlerin’ varlığını sürdürmesine müsaade etmeyecektir. Eğer ki çıkarının devam ettiği bir ideolojik grup sorun teşkil ediyosa ,o ideolojinin sivrildiği dönemlerde onunla mücadele etmiş gibi görünüp, o ideojiyle çatışan diğer ideolojileri kontrol altına alır, sakinleştirir, herkese istediğini verir,ama ortadan kaldırmaz!
|