Ziya Hoca'dan veli, öğrenci ve öğretmenlere tavsiyeler!

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bir çocuğun kendi tabiatını yaşamasına müsaade edilmeden, notlarla bir yere varmasının çok mümkün olmadığına işaret ederek, temelde bir öğrencinin salt okul başarısıyla ilgilenmenin hayat başarısıyla ilgilenmek anlamına gelmediğini vurguladı.
Bu haber 2019-09-07 12:21:20 eklenmiş ve 460 kez görüntülenmiştir.

 

 

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yeni eğitim öğretim yılına ilişkin veli, öğrenci ve öğretmenlere tavsiyelerde bulundu.

 

Eğitimin paydaşlarının tümünü çok önemsediklerini dile getiren Selçuk, "Anne babaların katkısı kadar öğretmenlerimizin ve okul yöneticilerimizin katkısı, çevre paydaşlarımızın katkısı, bunların hepsi ayrı ayrı çok önemli" ifadesini kullandı.

 

Velilere önerilerde bulunan Selçuk, yeni eğitim öğretim yılı dolayısıyla öğretmenlere de mesaj verdi. "Çocuk bir emanettir" diyen Selçuk, tıpkı anne babanın rızası gibi çocuğun da rızası alınması gereken bir varlık olduğunu söyledi.

 

 

İşte Bakan Selçuk'tan çok önemli mesajlar... 

 

 

"Velilerimizin bir şekilde çocuklarının yaratılıştaki hususiyetlerine saygı göstermeleri, yatkınlıklarına dikkat etmeleri, beceri temelli, deneyim temelli bir eğitim görmelerine müsaade etmeleri gerekiyor. O sebeple bir çocuğun sadece notları üzerinden, kendi tabiatını yaşamasına müsaade edilmeden, notlarla bir yere varması çok mümkün değil. Bunu bizim hayat deneyimimiz gösteriyor. Eğer çocuk bütünsel olarak yetişirse, yani çocuğun hareket, eylem tarafı, beden tarafı, sosyal ve duygusal tarafı, zihinsel, bilişsel tarafı... Bunların hepsine belli ağırlıklar vererek çocuk yetiştirmekte yarar var. Diğer taraftan velilerimiz çocuklarının doğasına hürmet etmezlerse, 'Çocuk aslında başka bir şeye yatkın fakat piyasa başka bir şey istiyor, dolayısıyla bu çocuğu zorlayalım ve bu tarafa kanalize edelim' diyerek, emin olun eğitim alanında çocuk psikolojisi ile ilgili yıllarca çalışmış biri olarak tecrübem şunu gösteriyor, hangi çocuk doğasından ne kadar uzaklaşırsa hayattaki başarısızlığı o kadar artıyor. Velilerimizin bir şekilde çocuklarının yaratılıştaki hususiyetlerine saygı göstermeleri, yatkınlıklarına dikkat etmeleri, beceri temelli, deneyim temelli bir eğitim görmelerine müsaade etmeleri gerekiyor."

 


"ÇOCUĞU KÜÇÜKKEN NE KADAR KORURSAK, BÜYÜYÜNCE O KADAR ZAYIFLATIRIZ"

 

"Bir çocuğun sadece "a, b, c, d" şıklarını işaretleyerek bütünsel bir yaşam algısı geliştirmesi de mümkün değil. Çocuğun bütünsel olarak atölyelerde elini çok kullanıp binlerce deneyim yaşaması gerekiyor. Bir şekilde çocukların kendi işlerini kendilerinin yapması, kendi problemlerini kendilerinin çözmesi gerekiyor. Eğer veliler kendi çocuklarının işlerini, problemlerini çözerlerse, çocukta problem çözme tecrübesi gelişmiyor. Dolayısıyla çocuğun psikolojik bağışıklığı zayıflıyor. O yüzden bırakın mücadele etsinler, belli şeyleri didinerek, çalışarak, uğraşarak elde etsinler. Bunu yaptırmadığımızda çocuğu küçükken ne kadar korursak, büyüyünce o kadar zayıflatırız"

 

 

"BİR ÇOCUK ÖĞRETMENİNDEN EMİN OLMALIDIR"

 

"Çocuğun hakkı koşullar ne olursa olsun peşin verilmesi gerekir. Yani 'şartlarımız kötü, imkanlarımız şöyle, sınıfımız şu şekilde' gibi mazeretler söz konusu olamaz. Öğretmenlerimiz ve yöneticilerimiz bu konuları bizimle konuşsunlar, tartışsınlar, beraber hareket edelim ama şartlar ne olursa olsun çocuğun hakkı peşin verilir. Çocukların ihtiyacı olan, kendi doğalarına uygun olan ne varsa takip edilir."

 

"Bütün öğretmenler, hatırlanan öğretmen olmakla ilgili bir çabanın içinde olmak durumundadır. Biz yüzlerce kişiye 'Kaç öğretmeninizi hatırlıyorsunuz? Sizde iz bırakan kaç öğretmeniniz var?' diye sorsak bunların sayısı çok fazla olmaz. Öğretmenlerimizden 'Hatırlanacak öğretmen misiniz, iz bırakacak öğretmen misiniz?' meselesine yoğunlaşmalarını istirham ediyorum.

 

Bir çocuk öğretmeninden emin olmalıdır, 'Öğretmenim sayesinde ben en iyi eğitimi alıyorum' diyebilmelidir. Bu yüzden öğretmenlerimizin sürekli bir öğrenme içinde olması gerekiyor. Öğretmen, öğreten kişi değil, öğrenen kişidir. Kendi öğrenme serüvenini yaşayan kişiye öğretmen denir. Birine bir şey öğretene denmez. Bu anlamda müfredatı yetiştirmek değil, çocuğu yetiştirmek peşinde olmalılar. Sadece sistemdeki sorunlardan dolayı, bizim politikalarımızdan dolayı belirsizlikleri, güvensizlikleri, inançsızlıkları dahi olabilir ama kendilerine inansınlar. Sınıflarına girdiklerinde 'o sınıfın öğretmeni, çocukların rehberi' olduklarını, sınıfta en iyisini yapmakla ilgili bir engellerinin olmadığını bilsinler. Dışarıdaki sorunları hep beraber çözeriz."

 

 

"İŞ YERLERİNDE SORU DEĞİL SORUN ÇÖZEBİLİYOR MUSUNUZ DİYE SORUYORLAR"

 

"Ben öğrencilerin derste yaptıklarını çok önemserim ama iyi bir öğrenciyi ders dışında yaptıklarından tanırım. Bir öğrenci derslerde çok başarılı olabilir ama 'ders dışında bir hobiyle, sanatla, spor dalıyla uğraşarak, kendisini topluma hizmetle ilgili gönüllülük çalışmalarının içine sokarak yetiştiriyor mu yetiştirmiyor mu' diye bakmak lazım. Deneyim kütüphanesinin ne kadar zengin ya da fakir olduğu önemli" 

 

"Bizim hem soru hem de sorun çözen çocuklara ihtiyacımız var. İş yerlerinde 'Soru çözüyor musunuz?' diye sormuyorlar, 'Sorun çözebiliyor musunuz?' O yüzden çocuklarımızın kitap okuması son derece önemli. Eğer çocuk kitap okumuyorsa emin olun LGS'de de başarısız olacak. Şimdiki LGS'nin en büyük ölçütü kitap okuyup, okumamaktır. Bunun ötesinde çocukların okul dışında doğa ile iç içe olma, arkadaşlarıyla beraber bilgisayar ya da cep telefonunun dışında bazı oyunlar oynama, etkileşimde bulunma, gezilere gitme gibi pratiklerini artırmaları önemli" 

 

"Çocukların kısmi saatlerde de olsa yaz aylarında çalışmalarını, belli deneyimleri yaşamalarını çok arzu ediyorum. Şimdiden hazırlıklarını yapsınlar. Biz de destek olacağız. Mesela bu sene Kırşehir'de pilot çalışma (sosyal çalışma programı) yaptık. Yazın ortaokul çocuklarımızın belli okullarda ve iş yerlerinde çalışmaları, bunun karşılığında sembolik bir ücret de almaları için çalışma başlattık. Bu çalışmayı seneye bütün Türkiye'de yaygınlaştırmak istiyoruz. Çünkü çocuğun, 'iş yeri nedir, gelen müşteri kimdir, fatura nasıl kesilir, oradaki ortam ve iletişim nasıldır', bu konulardaki hayat tecrübelerini çok önemsiyorum."

 

 

ETİKETLER : ziya selçuk eğitim öğrenci öğretmen veli tavsiye
Okumak İsterseniz -Diğer EĞİTİM haberleri
Gazete Manşetleri

Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 

E-Mail Bülten Kaydı
Arşiv Arama
- -
Anket
Sitemizi Nasıl Buldunuz?
Fena Değil
Güzel
İdare eder
Kötü
Çok kötü
Ankara Portalı | Baskent.org
© Copyright 2015 www.baskent.org. Tüm hakları saklıdır.
GÜNDEM
Kadına Şiddet
Anayasa Haberleri
Trafik Kazaları
Yerel Seçimler
SPOR
Galatasaray
Fenerbahçe
Basketbol Haberleri
Şampiyonlar Ligi
SİYASET
Recep T. Erdoğan
Devlet Bahçeli
Kemal Kılıçdaroğlu
AK Parti Haberleri
EĞİTİM
Eğitim Haberleri
Eğitim Bakanlığı
A.Ö.L.
Eğitim Portalı
DÜNYA
Avrupa Haberleri
Amerika Gündemi
Suriye İç Savaş
Arıkan Meselesi